5 Eylül 2010 Pazar

Algıda Seçicilik / Farksızlık


Algıda seçicilikten mi yoksa tesadüf mü bilmiyorum. Son bir haftadır gittiğim her yerde kalbim acıyor.


Dün parkta kızımla oynarken, tam yanımızdan iki tatlı bayan geçti. Elleriyle işaret dili ile anlaşıyorlardı. Bizim duymadığımız seslerle, bizim bilmediğimiz bir lisanda... hemen başımı diğer yana çevirdim.


İki gün önce arabayı kilitlerken tam yanımıza bir araba yanaştı. Ön koltukta öne arkaya amaçsızca salınım yapan 20li yaşlarında bir kız vardı. Sorununun ne olduğunu anlamam sadece 2 saniye sürdü... başımı hızla diğer yana çevirip hızlıca oradan uzaklaştım.


Çok nadir gittiğimiz bir alışveriş merkezinde birkaç gün önce otoparka inmek için bindiğimiz asansörde tekerlekli sandalyede bir bey ile karşılaştık. İstanbul şartlarında yolda tek başına gezmesi mümkün olmadığından yanında iki kişi daha vardı. Başımı camekanlı asansörde dışarıya çevirdim.


Bugün ise kızımla el ele yürürken bankta annesiyle oturmuş 6 yaşlarında bir kız ile karşılaştık. Kanat çırpar gibi sallıyordu kollarını. Küçük bir kelebek adeta... başımı hemen denize doğru çevirdim.


Bakmak istemediğimden ya da bakamadığımdan değil. Yanlarından geçen her kişinin onları incelemesinden ne kadar rahatsız olduklarını bildiğimden. Her garip bakışın kalplerine tekrar tekrar saplanan birer hançer olduğunu bildiğimden. Her meraklı sorunun onların hayatından çalınan bir an olduğunu çok iyi bildiğimden... Ben de onların hayatlarını yaşadığımdan, yaşamasam da kızım sayesinde empati yeteneğimi çok geliştirdiğimden... başım hep diğer yanda.


Aslında öyle de değil mi? Ha sokaklarda cıvıl cıvıl konuşan, şakalaşan, gülen, koşan bir çocuk, ha onlar. Ne farkları var ki?


İnsanı insandan üstün kılan nedir? Daha 'normal' olmak mı? 'Normal' ne ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder