25 Eylül 2011 Pazar

Güzel Günler



Çok güzel bir haftasonuydu. Öylesine 'normal', öylesine içten, öylesine sevgi dolu...


Hayatımız iniş çıkışlarla dolu.

Tam herşey yolunda gittiği ve 'normal'miş gibi göründüğünde bir anda hayatım tepetaklak olması muhtemel.


Dünyamız hiç düzelmeyecek gibi hissederken bir anda ise gökkuşağını görür gibi aydınlanmamız da öylesine mümkün.


Bazen kendimi bir atraksiyon parkındaki inen çıkan trenlerin içinde gibi hissediyorum. Tırmanıp tırmanıp en ummadığın anda düşen, sonra yine düzlüğe kavuşup tekrar tırmanışa geçen.


Düzlükte gitmek istiyorum uzunca bir süre. Sorunsuz bir şekilde dümdüz gitmek ve mümkünse hiç aşağı düşmemek...


22 Eylül 2011 Perşembe

Yavaş Yavaş... Çok yavaş...



Hiperaktivite var kızımda. Doktorlar hep yok diyor ama ben görüyorum işte, var! Yerinde zor duruyor. Dursa da eli kolu hep hareket halinde. Eli kolu dursa, dili durmuyor. Tamamen hareket etmediği tek zaman uyuduğu zaman sanırım.


En büyük korkumuz geldi çattı... Okula başladı bu sene... Gerçek ve normal bir okulda gölge öğretmen ile kaynaştırma öğrencisi olarak... 1 sene peşinde koşup uğraştım bu okula kabul edilmek için. Sevindim kabul edilince tabii ki ama yine de ölesiye korku sardı tüm benliğimi.


Okul çıkışında bazen iyi bazen kötü şeyler duyuyorum. Çok akıllı, ona süphe yok. Çabuk öğreniyor, sorun yok. Okuyor zaten, matematikte de süper. Ama... AMA... kocaman bir AMA... sosyal ilişkilerde hala emekleme dönemindeyiz. Kriz geçiriyor okulda zaman zaman. Ağlama krizleri... Yarım saat kadar sürüyormuş. Duyunca bunu, kalbim paramparça oluyor, yüzüm düşüyor, ellerim titriyor, hayatımdan birkaç gün daha eksiliyor. Arkadaşları ile oynamayı bilmiyor, oyun parkında gerektiği gibi davranmıyor, sınıfta sessiz ve sakin duramıyor...


Şimdilik 3 saat kalıyor okulda... başarılı olursa saatler çoğalacak.


Krizler olmasın ne olur, sakin olsun ne olur, ne olur ne olur...


Dualar ediyorum beklerken. 3 saatin her dakikasında, her saniyesinde... ne olur, ne olur, ne olur!


İyi şeyler duyayım onu almaya gittiğimde! Güzel şeyler duyayım. Kalbim paramparça olmasın yine...

Ne olur!

18 Eylül 2011 Pazar

Yanlış Anlaşılma




Sanırım otizm spektrumunda çocuğu olan annelerin en büyük dertlerinden biri de yanlış anlaşılmak...


Çocuklarımız çoğu zaman hareketli olduğu, sorulara cevap vermediği, komutları almadığı, yüksek sesle konuştuğu, yerine göre davranmadığı, yazılı olmayan sosyal kurallara uymadığı için hep eleştiriliyoruz. Çocuklarımız, şımarık, saygısız, görgüsüz, bebeksi gibi haksız sıfatlarla değerlendirilirken anneler de çocuğuna gerekli terbiyeyi verememiş başarısız anneler olarak anılıyoruz... Özellikle de çocuklarımız spektrumun hafif tarafında olup dışarıdan çıplak gözle otizm belirtisi anlaşılamıyorsa.

Oysa ki...

Bu eleştirileri yapanlar bilmiyor ki...


O çocuk, sesini kontrol edebilmek için yüzlerce saatini terapi salonlarında geçirdi.

Tek bir kelime söylemesi, hatta tek bir ses çıkarması için günlerce, aylarca, yıllarca gözyaşı döküldü...

Oyun parkında sıra beklemeyi öğrenmesi için yıllarca sosyal hikayeler yazıldı, okundu, okundu, okundu, okundu...


Diğer çocukları ve annelerini rahatsız etmesin, eleştiri almasın, dışlanmasın diye, yıllarca ya oyun parkına götürülmedi ya da kimsenin olmadığı saatlerde götürüldü...

Daha sakin, daha kontrollü olsun diye, minicik yaşında katı diyetler yapıldı, bir gram şeker verilmedi, ekmek verilmedi, süt verilmedi...

Doktor doktor gezildi, dünyada ne kadar ilaç varsa araştırıldı, soruldu, soruşturdu, gerekirse verildi...

Testler yapıldı, kanlar verildi...

Saymakla biter mi...

O eleştirdiğiniz anne...

Hayatını çocuğuna adadı...

Her gününü, gecesini ağlayarak, çare bulmak için araştırarak, çocuğunu tek bir adım ileriye taşıyabilmek için o terapiden bu terapiye koşturarak ve sizin bir ev almak için harcayacağınız paranın katlarcasını çocuğundan tek bir kelime duymak için, şu oyun parkında sizin 'normal' çocuklarınızla tek bir dakika geçirebilmesi için harcadı...

O çocuk ve o anne, tahmin ettiğinizden çok daha büyük zaferler kazandı. Dünyayı yerinden oynatıp yeniden yarattı...

Kahraman onlar... İsimsiz kahraman...